Telefon
WhatsApp
  • 02 Ocak 2015, 15:47
Dürüstlük Kuralı Üzerine

Yaptırım, hukuk düzeninin, yürürlükteki hukuk kurallarına aykırılık meydana getiren davranışlara karşı ortaya koyduğu ve bu davranışın meydana getireceği sonuçları önlemek amacıyla oluşturduğu önlem ve sonuçlarıdır.

Hukukumuzda çeşitli yaptırımlar söz konusudur. Bu yaptırımlar somut olayın hukuki niteliğine göre çeşitlilik gösterir ve uygulanır. Hukuka aykırı nitelik taşıyan davranışlara devlet yaptırım uygular. Bu yaptırımlara örnek olarak yokluk, geçersizlik, iptal edilebilirlik ve butlan gösterilebilir. Medeni Kanun’un ikinci maddesi hukuki ilişkilerin kapsamı ve dürüst davranma başlıkları altında “Dürüstlük Kuralı”nı ve yaptırımını incelemiştir.

Maddeye göre:

“Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.

Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”

Kanun koyucu burada kişilerin davranışlarında karşı tarafı zarar ve tehlike ile karşı karşıya getirmesi için yaptırıma bağlamıştır. “…hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” İfadesinden de “Hakkın kötüye kullanımı” kavramı hayat bulmaktadır. Bu maddeden çıkartılan sonuca göre, bir kimsenin davranışları dürüstlük kuralına aykırı, amaç dışında kullanılmış ve karşı taraf da bu davranış dolayısıyla zarar görmüş ya da zarar göreme tehlikesi ile karşı karşıya gelmiş ise hakkın kötüye kullanımı söz konusudur.

Medeni Kanun’un ikinci maddesi hükümlerden çıkartılan diğer sonuçlara göre de dürüstlük kuralı ve buna uygun davranışlar sergileme gerekliliği, “Borçlar Hukuku”nu da derinden ilgilendirmektedir. Hukukumuza göre hak, devletçe korunan ve sahibine kendisinden yaralanma imkânı sunan yetkidir. Bahis konusu bu hak kişiler arasında kurulan hukuki ilişkilerde önem arz etmektedir. Özellikle de MK 2’nin “…borçlarını yerine getirirken…” ifadesi dürüstlük kuralı konusunun, Borçlar Hukuku açısından ne kadar önemli olduğunu ifade etmektedir.

Dürüstlük Kuralına aykırı bir davranışın yaptırımı konusu, yine Medeni Kanun ikinci maddenin ikinci fıkrasında açık ve anlaşılır bir dil ile açıklanmıştır. Dolayısıyla madde gereği olarak denilebilir ki, dürüstlük kuralına aykırı ve amaç dışı hareket ederek karşı tarafın zarar görmesine veya zarar görme tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına sebebiyet veren “kişinin hakkını hukuk düzeni korumaz.”

Açıkça kötüye kullanılan bir hakkın korunmayacağı genel yaptırımı eskilere dayanmaktadır. “Eğer kullanımı hukuk düzeni tarafından korunacak bir hakka sahip isem ve koruma sağlanmıyorsa, bu durum hakkın var olmadığını gösterir.” (1)

Öğretideki görüşler ışığında dürüstlük kuralının uygulamada nasıl aranacağı hakkında da fikir elde edilebilir. Bir hukuki ilişkinin tarafı olup da mantıklı bir şekilde hareket edebilen kişinin; zekâ olarak orta seviye ve namuslu bir bireyin sergileyebileceği, karşılıklı güven ihtiyacına uygun, iş hayatının gereklerine aykırı olmayan, genel ahlak ve gelenekler açısından uygunluk gösteren davranışları dürüstlük kuralına uygunluk için aranan bazı durumlardır.

Bir kuralın yaptırımı hakkında bilgi edinmeden önce o kuralın hangi durumlarda ortaya çıktığını kavramak daha isabetli olacaktır. Hakkın kötüye kullanıldığının kabul edilmesi için; bahis konusu hakkın kullanılmasında kullanan tarafın bir menfaatinin olması, seçeneği olmasına rağmen kişinin karşı tarafa zarar verecek olan davranışı seçmesi, hakkın yalnızca karşı tarafa zarar vermek amacıyla kullanılması, hakkın sahibinin menfaati ile karşı tarafın zararı arasında aşırı bir orantısızlık olması, hakkın ahlaka aykırı unsurlara dayanarak kullanılması ve karşı tarafa verilen güven duygusuna aykırı hareket edilmesi gibi durumlar örnek gösterilebilir. Bu gibi durumlarda kötüye kullanılan hak hukuk düzeni tarafından korunmayacaktır.

Medeni Kanun’un üçüncü maddesi de kişinin hukuki ilişkilerde iyiniyetli olması gerektiğini açıklamıştır. Kişinin “…kendisinden beklenen özeni göstermemesi…” (MK 3) durumunda iyiniyetli olduğu ileri sürülemez. Dolayısıyla bu gibi durumlarda da hakkın kötüye kullanımı ortaya çıkmakta ve bahis konusu hakkın hukuk düzeni tarafından korunmayacağı yaptırımı oluşmaktadır.

Dürüstlük kuralına aykırı davranışın karşılaşacağı genel yaptırım yukarıda bahsedilen, “hakkın hukuk düzeni tarafından korunmaması”dır. Ancak hakkın kötüye kullanımı konusu ve dolayısıyla yaptırımları da somut olayların mahiyetleri doğrultusunda çeşitlilik gösterebilir. Çünkü hukuk düzeni tarafından “korunmayacak” olan hakkın nasıl bir özellik taşıdığı yine kanun koyucu tarafından açıklanmak zorundadır.

Özel mahiyetlere sahip yaptırımlar da somut olaylarda gözlemlenmektedir. Bu durumlara örnek olarak da Medeni Kanunumuzun 190.maddesi verilebilir. İlgili maddeye göre “Eşlerden biri birliği temsil yetkisini aşar veya bu yetkiyi kullanmada yetersiz kalırsa hâkim, diğer eşin

istemi üzerine temsil yetkisini kaldırabilir veya sınırlayabilir.” Dolayısıyla bu durumda yaptırımın şekli ve uygulanması, genel yaptırıma dayanmakla birlikte farklı bir nitelik sergilemektedir.

Bir hakkın kötüye kullanılması sonucu zarar gören kişinin dava açma hakkı doğacaktır. Somut uygulamalarda bu davalara örnek olarak; hakkın kötüye kullanımını önleme davası, hakkın kötüye kullanımının durdurulması davası, hakkın kötüye kullanımından doğan zararın tazmini ve tespit davaları gösterilebilir. ( 2 )

Dürüstlük kuralı yalnızca Türk Hukuk sisteminde önem arz etmemektedir. Kökeni Roma Hukuku’na dayanan ve yürürlükteki birçok yabancı medeni hukuk kurallarınca da yaptırıma bağlanmış bir konudur.

“Roma hukukunda “başkasına zarar vermeme, kimseye kötülük yapmama değerlerine” bağlı olan “bono fides” ve daha sonraları aequitas kavramları,

sır saklamak, insanlar arası güven ile zayıfların korunması değerlerini temel almaktadır… Kavram zaman içinde doğruyu ve adili daha çok arayan bir kimliğe

bürünerek günümüzdeki dürüstlük kuralları şeklini almaya başlamıştır.” ( 3 )

Türk Medeni Kanunu’nun iktibas edildiği İsviçre Medeni Kanunu’nun temeli olarak görülen Alman Medeni Kanunu’nda da dürüstlük kuralı önemli yer tutmaktadır. Alman Medeni Kanunu’ndaki hakkın kötüye kullanımının yaptırımı ise şu hükümler ile incelenmiştir: “Bir hakkın kullanımı yalnızca bir başkasına zarar vermek amacını güdüyorsa caiz değildir.” (4)

 

Kaynakça:

1)Descehenaux, s. 138.

2)Medeni Usul Hukukunda Dürüstlük Kuralı / Doç. Dr. Ramazan ARSLAN

3)Sözleşme Özgürlüğü Yönünden Dürüstlük Kuralı / Dr.Derya ATEŞ / TBB Dergisi, Sayı 72, 2007

4)Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağının Alma Medeni Kanunundaki Düzenlenme Tarzı ve Eleştiri / Doç.Dr.Nami Barlas / İHFM C:LV S-3 /1997

 

 

Av.Berker ÖZDEMİR.2015

 

antalya avukat

avukat antalya

avukat berker özdemir

av.berker özdemir

Paylaş

Anlaşmalı Boşanma Davaları

Hastanaye Tam Kabul Sözleşmesi

Fikri Mülkiyet Davaları

İlaç Patenti

ICSID Tahkimi

Bize Soru Sorun

Bizimle iletişime geçmek ve soru sormak için iletişim butonuna tıklayınız.

İLETİŞİM

Daha detaylı bilgi almak için Hemen Arayın! 0242 322 00 30

BİZE ULAŞIN