YARGITAY 2.HD
2009/20100 E.-2010/21527 K.-20.12.2010
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından kusur, tazminatlar ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Evlenmenin sosyal amacı yanında, cinsel arzuları tatmin etme gayesi de vardır. Tarafların cinsel organları normal yapıda olmasına rağmen; psikolojik sebeple de olsa uzun evlilik süresi içinde cinsel ilişki kuramadıkları dosya içindeki raporlardan anlaşılmaktadır. Bu hal evlilik birliğini temelinden sarsar. Davalı-karşı davacı koca, davacı-karşı davalı kadının cinsel birleşmeye yanaşmadığını ya da cinsel birleşmeye engel fiziki bir rahatsızlığının bulunduğunu ispat edememiştir. Birlikte yaşanan uzun süre içinde cinsel ilişkinin başarılamamış olması karşısında eşlerde birbirine karşı haklı bir nefretin, en azından isteksizliğin doğacağı şüphesizdir. Böyle bir durumu davacı-karşı davalı kadın açısından bir kusur olarak kabul etmek mümkün değildir. Ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan ve ondan sonra da devam edip etmeyeceği şüpheli bulunan cinsel yakınlaşmayı beklemek için davacı-karşı davalı kadını zorlamak açık bir haksızlıktır. Bu koşullar altında cinsel birlikteliğin sağlanamamasında davalı-karşılık davacı kocanın tam kusurlu olduğunun kabulü ile, karşılık davasının reddi gerektiği halde; kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa işaret etmekle yetinilmiştir.
2-Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince;
a )Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b )Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi ( TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
c )Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ( TMK. md.4 BK. md. 42,43,44,49 ) dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b,c bentlerinde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin ise yukarıda 2/a bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla, 20.12.2010 gününde karar verildi.
KARŞI OY :
Temyiz incelemesine konu davada; eşlerin cinsel ilişkiyi gerçekleştiremedikleri, kadının bakire olduğu ve bu durumun yaklaşık beş yıldır devam ettiği görülmektedir. Alınan tıbbi raporla erkeğin cinsel birleşmeye engel fiziki ve psikolojik bir rahatsızlığının saptanmadığı da bildirilmiştir. Her iki eş, birbirlerinin cinsel ilişkiden kaçındıklarını ileri sürmektedir. Toplanan delillerle, cinsel ilişkiden kimin kaçındığı, böylece oluşan geçimsizlikten kimin kusurlu olduğu saptanamadığı gibi; başkaca bir kusurlu davranış da iddia ve tespit edilmiş değildir. Beş yıl gibi uzun süredir cinsel ilişkinin gerçekleştirilemediği bir evliliği sürdürmek istemeleri, taraflardan beklenemez. Bu durumda eşleri daha fazla birarada yaşamaya zorlamak doğru değildir. Evlilik birliği temelinden sarsılmıştır. Cinsel ilişki bir evliliğin doğal, beklenen gerekliliklerindendir. Eşler arasında cinsel ilişkinin istenmesi, başarılması konusunda; bir öncelik-sonralık durumu söz konusu olmayıp; eşlerin her ikisinin de bu konuda istek ve çaba göstermesi gerekir. Somut olayda, her iki taraf da, salt beş yıl gibi uzun bir süre cinsel ilişkiyi gerçekleştirme konusunda gerekli istek ve çabayı göstermedikleri ve cinsel ilişkiyi de gerçekleştiremedikleri için kusurlu olup; her iki tarafın kusuru eşittir. Bu nedenlerle, yerel mahkemenin iki tarafı eşit kusurlu bularak her iki davayı kabul ederek; boşanmaya karar vermesi; kanımca isabetlidir. Hükmün temyize getirilen bölümlerinin de onanması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum.
antalya avukat
avukat antalya
avukat berker özdemir
av.berker özdemir